10. SINIF 4. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI MEDENİYETİ
Hazırlayan: Yusuf Taş
- Ortaöğretim 10.Sınıf Tarih Öğretim Programı’nda geçen kazanım aşağıda verilmiştir:
Kazanım
Osmanlı coğrafyasındaki zanaat, sanat ve kültür faaliyetleri ile bunlara bağlı olarak sosyal hayatta meydana gelen değişimleri analiz eder.
Beceriler
Tarihsel Kavrama ve Tarihsel Analiz ve Yorum
çinili köşk Müzesi’ni Tanıyalım
ÇİNİLİ KÖŞK MÜZESİNİN TARİHÇESİ VE ÖZELLİKLERİ
Gülhane Bahçesi’nden girildikten sonra Arkeoloji Müzesi’nin hemen karşısında yer alan bu köşk, 1472 yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından inşa ettirildi. İçini ve dışını süsleyen çinilerden ötürü ‘‘Sırça Saray’’ veya ‘‘Kasr-ı Kaşi’’ olarak da tanınmaktadır. Fatih devrinin tarihini yazan Tursun Bey bu köşkü ‘‘sırçadan yapılmış bir yere’’ ve ‘‘altlarında ırmaklar akan cennetlere’’ benzetmektedir.[1] Çinili Köşk tarih boyunca geçirdiği değişikliklere rağmen revaklı girişi, eyvanları ve çinileriyle Selçuklu üslubunu aksettiren Osmanlı sivil mimarisinin İstanbul’daki tek örneğidir. Firuze, beyaz, mor ve lacivert renkli mozaik tekniğinde yapılmış çinilerindeki ahenk, ileri bir süsleme anlayışını gösterir. Girişte, mozaik çinilerle süslü eyvanın altındaki kapının üzerini boydan boya dolanan kitabede, yapının bitiş tarihi ile birlikte, güzelliğinden de söz edilmektedir. Çinili Köşk iki katlı taş bir yapı olarak inşa edilmiştir. Yapımında beyaz köfeki taşı kullanılmış olmakla beraber yan ve arka cephe duvarlarında aralarda kırmızı tuğla dolgular da bulunur. Böylece dıştan binanın renkli bir görünüm kazanması sağlanmıştır. Ayrıca Haliç’e bakan çıkmalı arka cephede tuğla dolguların alt katta, Orta Asya Türk ve Selçuklu yapılarında çok görülen iklim deseni biçiminde bir süsleme teşkil ettiği de göze çarpmaktadır. Ancak bu cephe artık günümüzde görünmez durumdadır. Ön cephesinde iki kat halindeki revaklardan üst dizinin sütun başlıkları Fatih devri üslubuna aykırı düştüğünden bu revakın XVIII. yüzyıldaki tamirde bu şekli aldığı ileri sürülmüştür. Sonraları burada düz bir duvar gerisinde ve bodrumu aydınlatan bir pencerenin iki tarafından, kitle içine oyulmuş olarak çıkan merdivenler yapılmıştır. 1875’lerde köşk müze olduğunda bu merdivenler doldurularak dıştan iki taraflı kagir merdivenler yapılmış, bunlarda 1950’li yıllardaki restorasyonda yıkılmış ve gömülü merdivenler yeniden kullanılır duruma getirilmiştir.
Çinili Köşk’ün mimarisinin dışında onu değerli yapan diğer bir özelliği de dış cephesini, büyük eyvanın iç yüzeylerini ve içindeki odaların bir kısmını kaplayan çinileridir. Bunların bir kısmında çeşitli dönemlerde tahribat olmuş, bina müze yapıldığında da bazı inanılmaz zararlar meydana getirilmiştir. Cephede ve büyük eyvanda mozaik tekniğinde yerleştirilmiş çiniler görülür. Büyük kemerin alt yüzünde de firuze zemin içine beyaz çinilerle yine mozaik tekniğinde kufi yazı yazılmıştır. Bunlarda ‘‘Tevekküli ala haliki’’ cümlesi dört defa tekrarlandıktan başka ism-i celal ve ‘‘ekber’’ lafzından başka sağda ve solda ‘‘Muhammed Resulullah’’ ibaresi teşhis edilmiştir.[2]
Son olarak Çinili Köşk 1875 yılında müze olarak kullanılmasına karar verilince içinde birtakım değişiklikler yapılarak 1880 yılında Müze-i Hümayun olarak ziyarete açıldı. Bina uzun süre arkeolojik ve İslam eserlerinin teşhiri için kullanıldı. 1939 yılında Topkapı Sarayı Müzesi’ne devredilen Çinili Köşk’ün içindeki çeşitli müzelere dağıtılınca, bir süre müze olarak işlevini kaybetti. 1953 yılında İstanbul’un fethinin 500. yılı münasebetiyle Fatih Sultan Mehmed’e ait silahlar, elbiseler, fermanlar, resimler, kitaplar vb. eserlerin Çinili Köşk’te teşhiri uygun görüldü ve bina onarılarak ‘‘Fatih Müzesi’’ adı altında ziyarete açıldı. Daha sonra Türk-İslam ve Osmanlı çini ve seramiklerinin sergilendiği bir seksiyon haline getirilen bina, konum olarak yakınlığı sebebiyle 1981 yılında İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü’ne bağlandı.
Çinili Köşk’ün salon ve odalarında Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı çini ve seramiklerinin 12. yüzyıl sonu – 20. yüzyıl başlarına tarihlenen örnekleri sergilenmektedir.
[1] Tursun Bey, Tarih-i Ebü’l-Feth, Nşr. Mertol Tulum, İstanbul, 1977, s. 74.
[2] Semavi Eyice, ‘‘Çinili Köşk’’ DİA, Cilt 8, Ankara, 1993, s. 340.
Ulaşım ve Ziyaret Bilgileri
Adres: Cankurtaran Mah. Osman Hamdi Bey Yokuşu, 34122 Gülhane / İstanbul
Ziyaret Saatleri:
Kış Sezonu: 30 Ekim – 15 Nisan arası: 09:00 – 16:45
Yaz Sezonu: 15 Nisan – 30 Ekim arası: 09:00 – 18:45
Not: Kış sezonunda müzeye son giriş saati 16:00 iken; yaz sezonunda ise 18:00’dir. Müze pazartesi günleri ziyarete kapalıdır.
Ücretler:
18 yaş ve altındaki öğrencilere, öğretmenlere ve 65 yaş ve üstü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına giriş ücretsizdir.
18 yaşından büyük olan öğrencilerden ise 20 TL ücret alınarak bir müze kart çıkartılır ve bu kartın geçerlilik süresi 1 yıl boyunca devam eder. Bu müze kart sayesinde Kültür Bakanlığına bağlı tüm müzelere ek bir ücret ödemeden kartın geçerlilik süresi boyunca giriş yapabilirsiniz.
I. Kısım: çinili köşk Müzesi Etkinliği
(Müze Öncesi)
ÇİNİ SANATI VE ÖZELLİKLERİ
Kelimenin aslı Osmanlıca çini (Çin’e ait, Çin işi) olup porselen sanatını dünyaya tanıtan Çinliler’e izafetle Çin isminden türetilmiştir. Çeşitli biçimlerdeki levhaların renklendirilip sırlanarak fırınlanması sonucu, eriyen sırın çini hamurundan yapılmış levha üzerinde meydana getirdiği koruyucu saydam tabaka çini sanatının esası olmuş ve kullanıldığı mimari süslememeye solmayan bir renklilik sağlamıştır. Çeşitli devir ve bölgelere göre değişiklikler göstererek zenginleşen çininin ilk örnekleri, tuğla üzerine renkli sırın kullanılması ile eski Mısır ve Mezopotamya’da oluşturulmuştur. Sırlı levhaların İslamiyet’ten önce Uygurlar tarafından kullanılmış olması bu tekniğin Türk sanatındaki köklü geçmişini gösterir. Fakat çini büyük bir teknik çeşitlenme ile sürekli gelişmesini asıl İslam sanatında ve daha çok da İslamiyet’ten sonraki Türk sanatında ortaya koymuştur. Çini sanatı dini yapılarda daha çok geometrik kompozisyonların yanı sıra rumi ve palmet gibi soyut bitkisel motiflerle zenginleştirilmiş kıvrık dallı süslemelere rastlanmakta, bunlardan başka iri küfi ve sülüs yazılarla yapılmış çok etkileyici süslemelere de önemli bir yer verildiği görülmektedir. Buna karşılık sivil mimarinin çini süslemelerinde en fazla çeşitli duruşlarda resmedilmiş insan, av hayvanları, kuş, çift başlı kartal, ejder, sfenks gibi aralarında efsanevi yaratıkların da bulunduğu zengin bir figür çeşitlemesi göze çarpar.[1]
Anadolu’da çini süsleme uygulanmış ilk önemli yapılardan biri, Sivas Keykavus Darüşşifası’ndaki türbedir. Anadolu Selçukluları’nın en önemli merkezi olan Konya’daki yapıları süsleyen çiniler, şehrin bu sanat dalında da seçkin bir merkez olduğunu göstermektedir. Özellikle Konya Karatay Medresesi başta kubbesindekiler olmak üzere hemen her bölümünü kaplayan mozaik çini süslemeleriyle Selçuklu döneminde bu sanatın ulaştığı üstün düzeyi gözler önüne serer.
Çini sanatı Osmanlılar’da, başlangıcından itibaren çeşitli tekniklerin uygulanması ile büyük bir ilerleme ve zenginlik göstermiştir. Bursa Yeşil Cami ve Külliyesi’nin çini süslemeleri, ilk dönem Osmanlı sanatında çinini ulaştığı düzeyi gösterir. XVI. yüzyılın ikinci yarısından sonra çini sanatında, natüralist bir anlayışla çizilmiş lale, sümbül, karanfil, gül ve gül goncası, süsen ve nergis gibi çeşitli çiçekler, üzün salkımları, bahar dalları, çiçek açmış ağaçlar, selvi hatta elma ağaçları üstün bir yaratıcı güçle kompozisyonları zenginleştirir. Ayrıca hançer biçiminde kıvrılmış sivri dişli yapraklar ve bunların arasında çeşitli duruşlarda kuş figürleri, bazen de efsane hayvanlar yer alır. Bu zenginleşmede hiç şüphesiz Osmanlı sarayına bağlı nakkaşların yaratıcı gücü etken olmuştur. İstanbul Süleymaniye Camii mihrap duvarı, kırmızı rengin ilk defa kullanıldığı, bahar dalları ve diplerinden fışkıran lale, karanfil gibi natüralist çiçeklerin yer aldığı çinileriyle yeni üslubu açıkça ortaya koyar. Rüstem Paşa Camii XVI. yüzyılın ikinci yarısında çini sanatına kaynak olacak bütün desenlerin sergilendiği, mihrapların, duvarların, payelerin bütünüyle çinilerle kaplandığı gösterişli bir yapıdır.
XVII. yüzyılın ilk yarısından itibaren bu sanat içerisinde bir duraklama dönemine girildiği görülür. Bu yüzyıldaki kayda değer tek eserin Sultan Ahmed Camii olduğu söylenebilir. Caminin çinileri, Türk çini sanatının en parlak dönemine ait örneklerin toplandığı son büyük yapıdır. Özellikle üst kat mahfillerinin duvarlarını kaplayan çini panolarda görülen çiçek açmış ağaçlar, asma dalları sarılmış selvi ağaçları, üzüm salkımları, lale, sümbül, karanfil demetleri, Çin bulutları ile kuşatılmış iri şakayıklar ve sembolik üç top desenleri, yıldız geometrik geçmeler gibi çok farklı motiflerin ayrı ayrı panolar halinde bir araya getirilmiş bulunmaları, bunların devşirme çini oldukları kanısını uyandırmaktadır.[2] Bu yapıda XVI. yüzyıl ikinci yarısı ve XVII. yüzyıl başı İznik ve Kütahya çinileri bir arada kullanılmıştır.
XVIII. yüzyıldan XX. yüzyıla kadar olan dönemde etkisini yitirmeye yüz tutmuş bu sanatı yeniden canlandırma girişimleri olmuş olsa da bunlar pek başarılı olmamış ve XVIII. yüzyılda İznik çiniciliği son bularak geriye sadece günümüze kadar gelebilen Kütahya çiniciliği varlığını korumuştur. Kütahya çiniciliği de günümüzde bu alanda çeşitli örnekler vererek bu sanatın varlığının korunması ve devam etmesini sağlaması açısından önemli bir konumda varlığını sürdürmektedir.
[1] Şerare Yetkin, ‘‘Çini’’ DİA, Cilt 8, Ankara, 1993, s. 330.
[2] Yetkin, a.g.m, s. 332 – 333.
Kanıt 1
‘‘Fatih devrinin tarihini yazan Tursun Bey bu köşkü ‘‘sırçadan yapılmış bir yere’’ ve ‘‘altlarında ırmaklar akan cennetlere’’ benzetmektedir.’’
Tursun Bey, Tarih-i Ebu’l-Feth, Nşr. Mertol Tulum, İstanbul, 1977, s. 74.
Kanıt Sorgulama
- Tursun Bey, Çinili Köşk ile ilgili benzetmeleri hakkında neler söyleyebilirsiniz?
- Tursun Bey’in köşkle ilgili bu benzetmelerine katılır mısınız?
Kanıt 2
‘‘…Ayrıca Haliç’e bakan çıkmalı arka cephede tuğla dolguların alt katta, Orta Asya Türk ve Selçuklu yapılarında çok görülen iklim deseni biçiminde bir süsleme teşkil ettiği de göze çarpmaktadır. Ancak bu cephe günümüzde görülemez durumdadır. Ön cephesinde iki kat halindeki revaklardan üst dizinin sütun başlıkları Fatih devri üslubuna aykırı düştüğünden bu revakın XVIII. yüzyıldaki tamirde bu şekli aldığı ileri sürülmüştür. ’’
Semavi Eyice, ‘‘Çinili Köşk’’ DİA, Cilt 8, Ankara, 1993, s. 339.
Kanıt Sorgulama
- Osmanlı çinilerinde Orta Asya Türk ve Selçuklu etkileri var mıdır?
- Osmanlı çinilerinde Orta Asya Türk ve Selçuklu etkileri günümüze kadar varlığını sürdürebilmiş midir?
Kanıt 3
‘‘Çinili Köşk’ün mimarisinin dışında onu değerli yapan diğer bir özelliği de dış cephesini, büyük eyvanın iç yüzeylerini ve içindeki odaların bir kısmını kaplayan çinileridir. Bunların bir kısmında çeşitli dönemlerde tahribat olmuş, bina müze yapıldığında da bazı inanılmaz zararlar meydana getirilmiştir. Cephede ve büyük eyvanda mozaik tekniğinde yerleştirilmiş çiniler görülür. Büyük kemerin alt yüzünde de firuze zemin içine beyaz çinilerle yine mozaik tekniğinde kufi yazı yazılmıştır. Bunlarda ‘‘Tevekküli ala haliki’’ cümlesi dört defa tekrarlandıktan başka ism-i celal ve ‘‘ekber’’ lafzından başka sağda ve solda ‘‘Muhammed Resulullah’’ ibaresi teşhis edilmiştir.’’
Eyice, a.g.e, s. 340.
Kanıt Sorgulama
- Çinili Köşk’ün mimarisi dışında onu değerli yapan bir diğer unsur nedir?
- Çinilerde çoğunlukla dini ibarelerin olması hakkında neler söyleyebilirsiniz?
…
Çinili Köşk’e gerçekleştirilecek gezi öncesinde müzeyi tanıtan bir video gösterimi olacaktır. Videoda izlediğiniz bilgilerden hareketle aşağıda yer alan önergedeki sorulara yanıt veriniz. Soruların yanında parantez içerisinde belirtilen sayılar videonun dakikalarıdır.
Yönerge:
- Videoda verilen bilgiler ışığında Çinili Köşk’ün müze olmasının nedeni ve müze olarak faaliyete başladığı yıl hangi tarihtedir? (1:37 – 2:02)
- …
…
II. Kısım: çinili köşk Müzesi Etkinliği
(Müze Esnası)
Müze Gezisi Sırasında Uygulanacak Etkinlik
Çinili Köşk müzesinde gezinin yapıldığı esnada oradaki sergilenen eserlerden ilginizi çeken 3 eşyayı seçiniz. Bu materyallerle ilgili olarak aşağıdaki yönergeye uygun olarak soruları cevaplandırınız.
Yönerge
…
III. Kısım: çinili köşk Müzesi Etkinliği
(Müze sonrası)
Müze Gezisi Sonrasında Uygulanacak Etkinlik
Çinili Köşk’e gerçekleştireceğiniz gezi sonrası aşağıda verilen önergeye uygun olarak bir resim kağıdı üzerine bir çini çizimi yapınız.
Yönerge